Tüm
dünyada kentlerde inşasına başlanan ama çeşitli sebeplerle tamamlanamayan ya da
kent yaşamında kullanıma sokulamayan birçok proje alanı, bina ve yapı
bulunmaktadır. Bunların arasında Yeni Zelanda Parlamento Binası, İskoçya Ulusal
Anıtı, Rusya’da Yekaterinburg Televizyon Kulesi, Londra’daki Binyıl Kubbesi
gibi örnekler sayılabilir. Bu yapıların tamamlanamamasının ya da kente
kazandırılamamasının ardında, kaynak yetersizliği, plansız yapılaşma, siyasi
otorite değişikliği, doğru işlevlendirme yapılmaması gibi birçok sorun
bulunmaktadır. Bu sorunlar sonucunda kent içerisinde kentsel yaşamı kesintiye
uğratan, kentsel kaynakların heba olmasına sebep olan “hayalet yapılar” ortaya
çıkmaktadır. Çağdaş kent planlaması bu sorunlu proje alanlarının ve yapıların
ortaya çıkmasının sebebini katılımcı, demokratik kent yönetiminin ve akılcı
yatırım planlamasının bulunmamasına bağlamaktadır.
Son
yıllarda Ankara Kentindeki hayalet yapıların sayısının arttığı görülmektedir.
Özellikle kent yönetimlerinin herhangi bir fizibilite, işlev analizi, maliyet
analizi, proje döngüsü planlaması ve şehircilik analizi yapmaksızın çeşitli
amaçlarla kentin farklı noktalarında inşa ettikleri Eskişehir Yolu Üzerindeki
“Demirkafes”, Gökkuşağı ile Samanyolu Tesisleri ve “Cumhuriyet Kulesi” benzeri
yapılar bu hayalet yapıların en belirginleri olarak öne çıkmaktadır. Bu
yapılara ilişkin tartışmalar hem Ankara’nın çok önemli ulaşım aksları ve merkez
alanlarındaki kentsel gelişmeyi sağlıksız etkilemekte, hem de yerel siyasetin
enerjisini boşa harcamaktadır.
Hayalet
Yapıların Ortak Özelliği: Plansız Yatırımlar
Ankara
Kentindeki bu hayalet yapıların en temel ortak özellikleri, herhangi bir kent
planlama ve yatırım planlama süreci yaşanmadan alınan kararlarla ortaya çıkmış
olmalarıdır. Kent içerisinde önemli bir ulaşım aksı üzerinde ya da arazinin
değerli olduğu bir konumda dikkat çeken kamu arazilerinin belediyeler tarafından
kaynak yaratmak üzere kullanılmak istenmesi temel çıkış noktasını
oluşturmaktadır. Ancak, çoğunlukla bu arazilerin kullanımı için etki
değerlendirme analizleri ve bütüncül planlama çalışmaları yapılmadığından,
arazi üzerinde yapılmak istenen yapının çevresi ile ilişkileri, düşünülen
işlevin o bölgede yaşayıp yaşamayacağı, kentsel kamuoyunun tepkileri
öngörülememektedir.
Hayalet
yapılar çoğunlukla parçacı ve noktasal mevzi imar planı değişiklikleri ile
yasallaştırılmaya çalışılmaktadır. Yapılan bu imar planı değişiklikleri kentsel
kamuoyunda ciddi tepki toplarken eldeki kaynaklar tüketilene kadar inşaat devam
etmektedir. Açılan davalar ve tepkiler yapılan hülle plan değişiklikleri ile
savuşturulmaya çalışılmaktadır. Ancak, bu çabalar sonucu değiştirmemektedir.
Ankara’nın değişik yerlerinde kağıt üzerinde yasallaştırılmaya çalışılan ancak
kentle bir türlü bütünleşemeyen, işlevsel olarak kullanılamayan hayalet binalar
ortaya çıkmaktadır.
Hayalet
Yapılarda Akılcı Olmayan Kaynak Kullanımı
Bu
yapıların temel sorunlarında birisi de belediyelerin kıt kaynaklarının önemli
bir kısmının bu yapıların inşasında çağdaş işletme yaklaşımları olmaksızın
kullanılmasıdır. Çoğunlukla nakit akışı, kaynak kullanım verimliliği gibi
unsurlar dikkate alınmaksızın inşaat başlanmakta ve verimsiz yatırımlar ortaya
çıkmaktadır. Kaynağın bitmesi ile yapılar yarım kalmakta, kaynak temini için
yeni imar planı değişiklikleriyle yapının bulunduğu kamu arazilerinin özel
sektöre aktarılması gündeme getirilmektedir. Bu durum beraberinde kentin hiçbir
yerinde olmayan ayrıcalıklı imar haklarının tanınmasını da beraberinde
getirmektedir. Kimi zaman da ortaya çıkmış bu yapılara sonradan işlev
kazandırılmaya çalışılmaktadır. Her iki durumda da hayalet yapılar
kalıcılaşmakta, kentsel alanda kente kazandırılamayan alanlar artmaktadır.
Hayalet
Yapıların Kente Getirdiği Dolaylı Yükler
Kentle
bütünleştirilemeyen bu yapıların Başkent Ankara’ya yüklediği görünmeyen yükler
bulunmaktadır. Örneğin, uzun yıllar boyunca Demirkafes önünde Eskişehir Yolunun
dört şeritten 3 şeride inmesi, aynı bölgede Çukurambar’dan Eskişehir Yoluna
katılımların dar bir yoldan yapılmak zorunda kalması Eskişehir Yolundaki taşıt
trafiğini hala olumsuz etkilemektedir. Bu tür görünen sorunların yanı sıra,
yapı yoğunluklarının artması, ulaşım akslarının taşıma kapasitesinin aşılması,
arazi fiyatlarının aşırı artması, kentsel rant beklentilerinin yükselmesi ve
sonuçta altyapı yatırımlarının maliyetinin yükselmesi gibi sorunlar da
yaşanmaktadır.
Tüm
bunların yanı sıra, Başkent Ankara’ya uluslar arası anlamda tanınan bir kent
kimliği ve imge kazandırma potansiyeli bulunan bu alanlarda hayalet binaların
varlığını sürdürmesi başkentlik işlevlerinin sürdürülmesi açısından da önemli
sorunlar yaratmaktadır.
Peki Ne Yapılmalı?
- Ankara Kentinde kamu arazileri üzerinde yapılacak büyük kamusal yapıların ve kamu projelerinin planlandığı bir “kamu yapıları ana planı” oluşturulmalıdır. Bu ana plan kentteki tüm paydaşların görüşlerinin alındığı bir ortak akıl süreciyle oluşturulmalıdır.
- Bu planla, kentte kamu yapıları inşa edecek olan kamu kurum ve kuruluşlarının eşgüdümü sağlanmalı, hayalet binaların kente kazandırılma stratejileri geliştirilmelidir.
- Bu tür alanların kente kazandırılması birer fırsat olarak kullanılmalı, uluslar arası tasarım yarışmaları açılarak fikir zenginliği sağlanmalıdır.
- Bu ana planla, kentte yapılacak kamu yatırımlarında proje yönetim planlaması, kentsel etki değerlendirme analizi ve kentsel işlev analizi zorunlu kılınmalıdır.
- Kentteki hayalet yapıların gerektiğinde açık yeşil alanlara dönüştürülmesi sağlanmalı, özellikle kent merkezindeki bu tür alanlarda kentsel kamusal mekanlara dönüşüm sağlanmalıdır.
Bu
önlemlerin alınması özellikle Başkent Ankara için büyük önem taşımaktadır. Kent
merkezinin çöküntüleşmesi, ana ulaşım akslarının aşırı yüklenmesi, başkentlik
işlevlerinin zayıflaması gibi sorunların çözümünde ana düğüm noktalarından
birini bu tür hayalet yapılar oluşturmaktadır. Bu sorun karşısında Ankara’daki
kent yönetimlerinin bir araya gelmesi Başkent Ankara’nın geleceği açısından
simgesel anlam taşımaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder