Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

20 Haziran 2016 Pazartesi

TERÖRE KARŞI DAYANIKLI KENTLER

Türkiye’de son beş yıldır, kentler çok ciddi terör saldırıları ile karşılaşmaya başladı. Bu saldırıların konumu, etki alanı ve verdiği zarar da giderek artıyor. Özellikle son altı ayda Başkent Ankara’da sırasıyla Gar’da, Devlet Mahallesinde ve Güvenpark’ta gerçekleşen saldırılar toplumda çok ciddi bir güvenlik bunalımının ortaya çıkmasına sebep oldu. Toplumun tüm kesimleri arasında bu güvenlik zafiyetlerinin nasıl giderileceği ve terör olaylarına nasıl engel olunacağı tartışılıyor. Tartışmalar genellikle Türkiye’nin uluslar arası politikadaki hataları ve Ortadoğu’da gelinen nokta üzerinde ve beraberlik söylemleri üzerinde yoğunlaşıyor. Oysaki karşı karşıya kalınan durumun önemli bir kısmı güvenlik zafiyetleri ve istihbarat süreçleri ile yakından ilişkili olsa da, gözden kaçan en az istihbarat kadar önemli bir kısmı da kent merkezlerimizde ve kamusal alanlarımızdaki tasarım, düzenleme ve alınan güvenlik önlemleri ile çok yakından ilgili olduğunu görmek gerekiyor.

Tüm dünyada artan terör önlemleri ve yaygınlaşan düşük yoğunluklu savaş ortamları sebebiyle kentlerin nasıl daha güvenli hale getirileceği önemli bir tartışma konusu oluşturuyor. Bu anlamda “dayanıklı kent”, ya da “savunan kent” kavramları kullanılmaktadır. Bu kavramlarla kentlerin içinde yaşayan insanları iç ve dış tehditlerden koruyan önemli savunma ve koruma işlevlerini yerine getirmeleri ifade edilmektedir. Çünkü ortaya çıkan yeni tehditler kentlerde sadece kolluk kuvvetleri tarafından değil, kent yönetimleri tarafından da alınması gereken bütüncül önlemleri gündeme getirmektedir. Özellikle kentlerde kamusal alanların yeniden düzenlenmesi yoluyla güvenliğin arttırılması için çaba harcanması önem kazanmaktadır.

Bu açıdan dünyada kentlerin teröre karşı güvenli hale getirilmesinde uygulanan “önleyici kent” yaklaşımlarının getirdiği beş ayrı uygulama stratejisi bulunmaktadır. Bunlar:

  • Örtülmüş Mekân: Kentteki kamusal mekânların ve toplanma alanlarının terör saldırılarının doğrudan hedef alınamayacağı şekilde görsel gizleme altına alınması.
  • Kaygan Mekân: Kentteki kamusal mekânların dolaylı bir şekilde erişilebilecek biçimde tasarlanması.
  • Pütürlü Mekân: Kentteki kamusal alanlarda patlama ve terör olaylarına karşı önleyici elemanlar yerleştirilmesi, denetim noktaları oluşturulması. 
  • Dikenli Mekân: Kentteki kamusal alanlarda terör davranışlarını zorlaştıracak şekilde kent mobilyalarının yeniden ele alınması
  • Gergin Mekân: Kentteki kamusal alanların etkin gözetim araçlarıyla sürekli izlenmesi


Türkiye’de kentlerde alınan güvenlik önlemleri daha çok “gergin mekân” stratejisine uygun görünmektedir. Kentlerde kamusal mekânlarda kolluk güçlerinin ve güvenlik kameralarının sayısı arttırılmaktadır. Ancak, yapılan araştırmalar, gözetime dayalı olarak alınan önlemlerin kentlerde teröre karşı korkuyu azaltmamakta, bilakis arttırmakta olduğunu göstermektedir. Esas olarak kentlerin teröre karşı daha güvenli ve dayanıklı hale getirilmesi için kentsel tasarım ve planlama ile yapısal önlemler alınması gerekmektedir.

Başkent başta olmak üzere, Türkiye’de kentlerde son yirmi yılda yoğunlaşan iki düzenleme biçimi ise bu önlemlerin tam tersine bir durum oluşturmaktadır. Öncelikle kent merkezi ve kent merkezinde bulunan kamusal alanlar otomobil odaklı bir ulaşım anlayışıyla transit trafiğe açılmıştır. Öyle ki, kent merkezinde bulunan tüm kamu kurumları, alışveriş merkezleri ve kamusal alanlar, bombalı araçların kolaylıkla erişebileceği bir hale gelmiştir. İkinci olarak, da kent merkezlerinde bulunan kamusal alanların azaltılması ve var olanların da tasarımlarında güvenlik unsurunun hiç dikkate alınmaması, olası terör eylemlerinin etkisini arttırmaktadır. Yan yana, hiçbir tasarım ve güvenlik önlemi alınmamış toplu taşım durakları, kapasitesi üzerinde kullanılan bekleme alanları, terör olaylarında zarar gören insan sayısının ne yazık ki artmasına sebep olmaktadır.

Terör olaylarının şok etkisi geçtikten sonra bu sebeple, akılcı biçimde Türkiye’de üzerinde düşünülmesi gereken en önemli konular ve yapılması gerekenler şu şekilde sıralanabilir. Bu şekilde, terör olaylarının daha fazla kayba sebep olmasının önüne geçilmesi için daha etkin önlemler alınmış olacaktır:

  • Devletin üst düzeyinde güvenlik için oluşturulan kriz masalarında kentlerin durumu da mutlaka ele alınmalıdır.
  • Kent yönetimleri, bu konuda bilinçlenmeli, üniversitelerle ve sivil toplum örgütleriyle işbirliğine giderek kentlerin güvenli tasarımı konusunda birer eylem planı oluşturmalıdır.
  • Kent merkezindeki yoğun kullanımlar ve aşırı yoğun toplu taşım aktarım istasyonları dağıtılmalı, daha yaygın bir ağa dönüştürülmelidir.
  • Kent merkezleri aşırı yoğun transit trafiğe kapatılmalı, yaygın yayalaştırma çalışmaları yapılarak yaya bölgelerinin sayısı ve kapsamı genişletilmelidir.
  • Kent merkezlerinde terör olaylarının olası etkilerini azaltacak kentsel tasarım uygulamaları yapılmalıdır.
  • Kentsel kamusal alanlara terör olayları öncesi ve sonrasında acil durum ekiplerinin erişimini kolaylaştıracak, yurttaşların tahliyesini sorunsuz sağlayacak koridorlar oluşturulmalıdır. 
   Bu tür yaklaşımların her bir kent özelinde tartışılabilmesi ve temel hak ve özgürlüklerin demokratik bir şekilde savunumunu engellemeden kentlerin terör olaylarına karşı dayanıklı hale getirilmesinde yerel yönetimler düzeyinde farkındalığın arttırılması büyük önem taşıyor. Yerel yönetimlerin üniter düzenin sınırları dahilinde kentsel alt ve üst yapı bağlamında terörle mücadele konusunda alabilecekleri ciddi önlemler olduğu unutulmamalı. Bu tür bir farkındalığın olmaması ya da terörle mücadele konusunda merkezi ve yerel yönetimler arasında anlamlı bir görev dağılımının olmaması belki de terörün kendisinden daha çok korkmamız gereken bir zaafiyet oluşturuyor. 
 

2 yorum:

mehtap türkyılmaz dedi ki...

Hocam elinize saglik. Ama dorduncu oneriyi tam oturtamadim. Yaya bolgelerinin yayginlastirilmasindan bahsetmissiniz. Daha cok yayanin oldugu yere saldiri olmaz mi?

Savaş Zafer Şahin dedi ki...

Yaya kent merkezlerinde her zaman olacaktır. Mesele yayaların daha az zarar görecekleri bir düzen içinde tutulmaları. Yayalaştırma yayaların mekan içerisinde dağılmalarını sağlar, bombalı araçlar gibi çok zarar verecek saldırıların sayısını azaltır, ayrıca kentsel tasarımla alınacak önlemlerle saldırıların etkilerini azaltacak önlemler alınabilir.