
Yaklaşık on yıl önce bir sabah uyandığımızda Ankara’nın yitik yılkı atlarından birisinin daha vurulduğunu öğrenmiştik. Kiminin “ne zaman kaldıracaklar canım bu mezbeleliği” diye suratını buruşturarak baktığı, kiminin de çocukluk anılarında yer etse de ne anlamı olduğunu bilmediği, yalnızca küçük bir azınlığın, onlarda mesleklerinden dolayı tanıdıkları Havagazı fabrikası artık yerinde yoktu. Dönemin Koruma Kurulu tıpkı bir zamanlar Kızılay Binasının yıkılmasında olduğu gibi Havagazı Fabrikasını koruyan, dozer kepçelerinin iştahını gemleyen tescil kararını kaldırmıştı. Aynı gece yarısı çalışmaya başlayan Büyükşehir Belediyesinin kepçeleri bu mezbeleliği(!) ortadan kaldırmışlardı. TMMOB’a bağlı meslek odalarının yönetimleri olarak bir avuç Ankaralıyla birlikte yıkım devam ederken yaptığımız bası açıklamaları, sonrasında açılan davalar ne yazık ki kaçınılmaz sonu engelleyememişti. Sonrasında tarih, anılar, sanayi mirası, belleklerdeki görüntü dümdüz edilmiş yatıyordu aynı yerde. Üzerine asfalttan bir örtü serilmişti insaflıca, belki de üşümesin diye…
Havagazı ve
Elektrik Fabrikalarının düzlenen alanına ustaca bir manevrayla olayın hemen
öncesinde yerlerinden edilen eski Maltepe Pazarı esnafı getirilmişti. İller
Bankası mülkiyetinde Malltepe Park adlı avm’ye dönüştürülen alandan
uzaklaştırılan tezgâh başı esnafı, “size eski Havagazı Fabrikasında yer
yapacağız” denilerek sakinleştirilmişti. Gerçekten de öyle oldu. Önce esnafa
kooperatif kurduruldu, tabi bu süreçte kim Maltepe pazarı esnafı kim değil,
kooperatif üyeleri kimler olacak konusunda ciddi bir doğal seçilim süreci de
yaşandı. Denilen o ki, zaten dışarıda dükkânları bulunan sermaye sahipleri bu
kooperatifin rantına ortak oldular. Derken, Havagazı Fabrikasının yerine garip,
derme çatma labirentvari bir kapalı Pazar oturtuldu.
Ama ne
havagazı fabrikası ne de eski Maltepe pazarı iflah olmadı. Sanki endüstri
mirasının ahı tutmuştu. Önce Malltepe Park AVM battı. Çankaya Belediyesine
devredildi. Şimdilerde onlar da satışa çıkarmışlar. Havagazı Fabrikasının
yerine konan esnaf da aradığını bulamadı. Dışarıdaki avm enflasyonu ve internet
satışları onların devrini çoktan kapatmıştı. Kimse ucuza Rus ve Çin mali
aramıyordu artık. Zaten belediye de Ulus esnafı ile birlikte onları da AŞTİ’de
yapacakları büyük bir çarşıya taşıyacaklarını ilan etmeye başlamıştı. Şehre iki
büyük yeni otobüs terminali kurulacaktı doğu ve batı olmak üzere. Eski AŞTİ’yi
de bir senaryoya oturtmak lazımdı. Ayrıca, Ulusta yapılacak çarşı yıkımlarına
karşı tepkileri azaltmak gerekirdi. AŞTİ’ye taşıma bahanesiyle nasıl olsa başka
bir doğal seçilim sürecinde gerekli ayıklamalar yapılacaktı. EGO’nun doğalgaz
ayağının skandallarla dolu, dönemin Başbakanının bile fiyatını az bulduğunu açık
bir şekilde ifade ettiği pazarlıklarla özelleştirilmesi ile birlikte de
Havagazı Fabrikası alanının imar rantı hasadına uygun hale getirilmesi için
gerekli zemin hazırlandı. Tüm bu zincirleme senaryonun sonunda bir yerlerde bir
imar planı değişikliği ile birlikte, Havagazı Fabrikası alanına gökdelenlerin
yapılabileceği bir yapı yoğunluğu getirildi. Ticaretin rantı artık inşaat
rantının yanında cüceleşmişken, Maltepe bölgesinde yeni bir dönüşüm dalgasının
anahtarı kilidinde dönmeye başlamıştı bile. Endüstri mirası, altyapı, kent
merkezine gelen trafik yükü, merkezde kalan son konut alanlarından birisinin
geleceği gibi konular sadece bizim gibi plancıların, mimar ve mühendislerin
sohbetlerinde kalmıştı.
Tüm bunlar
olurken ekonomik gerekçeler hazırdı. AOÇ’ye gerek yok, artık arpa buğday mı
üreteceğiz? Havagazı mı kaldı fabrikasını koruyalım, artık kavga ettiğimiz
Rusların doğalgazı var! Bir başkent bu kadar hafızasız, bu kadar geçmişinden
kopuk olma lüksüne sahip midir? Oysaki sanılanın aksine Ankara 1900’lerin
başlarından beri Anadolu’nun önemli tarımsal sanayi kentlerinden biri
olagelmiştir. 1892’de İstanbul-Bağdat demiryolu hattının Ankara istasyonunun
açılışıyla birlikte Ankara’da tren yolu etrafında sanayi odakları oluşmaya
başlamıştır. Bu odakların en önemlisi bugünkü Celal Bayar Bulvarının kuzey ve
güneyinde oluşmuştur. Cumhuriyetin kuruluşu ile birlikte bu sanayi odakları
daha da gelişmiş, bugünkü Sıhhiye ile Maltepe arasında kalan bölgede kentin enerji
ihtiyacını karşılamak üzere bir havagazı fabrikası ve elektrik santrali
kurulmasının ardından un, makarna, lokomotif, oksijen, soğuk hava, buz ve bira
fabrikaları kurulmuştur. Ancak zaman içinde 1960’lı yıllardan başlayarak kent
içinde karayolu taşımacılığına ağırlık verilmesi ile birlikte bu bölgedeki
sanayi gerilemiş, fabrikalar kapatılmıştır. En son olarak da 1990’da havagazı
fabrikası ve elektrik santrali üretimi durdurmuştur. Bu gelişmelerin sonucu
Ankara için ağır olmuştur. Var olan sanayi odağının yok olmasıyla birlikte
Ankara, ağırlıklı olarak devletin ve hizmetlerin kenti haline gelmiştir.
Plansız kentsel gelişmenin sağladığı olanaklarla birlikte gerçek anlamda
ekonomik değer üretmeyen arsa spekülasyonu ve ihtiyacın fazlası konut üretimi
neredeyse en ağırlıklı sektörler haline gelmiştir. Devletin çok büyük destekler
verdiği savunma sanayisi ve birkaç sektör dışında Organize Sanayi Bölgeleri
bile rant beklentisi ekilerek kurulmaktadır.
Maltepe Havagazı Fabrikası ve Elektrik
Santrali Neden Korunmalıydı?
- Havagazı Fabrikası ve Elektrik Santrali özgün endüstriyel mimarileri ile Ankara’nın bir zamanlar bir demiryolu ve sanayi kenti olduğunun göstergesi olan son yapılardır. Çağdaş dünyada bu tür yapılar korunmakta, özgün mimari eserler olarak yeniden işlevlendirilerek kente kazandırılmaktadır.
- Havagazı Fabrikasının bulunduğu alan kent merkezi içinde arazi kullanımı, ulaşım ve büyüklük açısından hasiyetle ele alınması gereken bir konumdadır. Bu alana yüksek yoğunluklu kullanımlar getirilmesi kent merkezindeki arazi kullanım dengesini ve ulaşım yapısını bozacaktır.
- Havagazı Fabrikası ve Elektrik Santralinin korunarak ve çevresindeki yaklaşık 6 Hektarlık Alanın planlı bir şekilde kültürel kullanımlarla yeniden işlevlendirilerek kente kazandırılması Maltepe ve Sıhhiye bölgesinin çöküntüleşmesini yavaşlatacak, kent merkezinin güçlendirilmesini sağlayacaktır. CER Modern benzeri kullanımlar başkentte bu tür bir alana ne kadar ihtiyaç duyulduğunun göstergesidir.
- Bu tür endüstri yapıları mimari açıdan esnek ve yeniden kullanıma uyumlu olduklarından bulundukları bölgenin gelişiminde itici güç oluşturmaktadır.
- Havagazı fabrikası ve elektrik santralinin bulunduğu alanın korunarak kente kazandırılması ve yeniden işlevlendirilmesi için katılımcı bir süreçle koruma planı yapılmalıydı.
- Bölgenin yeniden kullanımına ilişkin olarak bölgenin teknolojik ve sosyal tarihi yorumlanarak projeler üretilmeliydi.
- Bölge planlanırken fabrikaların etrafındaki duvarlar, TEDAŞ ve EGO binaları kaldırılmalı yaya ağırlıklı yeşil alan kullanımları ve yeşil alanlarla tarihi endüstri bölgesinin alt alanları arasındaki ilişki kurulmalıydı.
- Fabrika binaları için bir an önce restorasyon projeleri hazırlanmalı, bu binaların kent içinde önemli nirengi noktaları ve simge mekânları olması için çalışmalar yapılmalıydı.
- Fabrikaların bulunduğu bölge ile bütünlük oluşturan Atatürk Kültür Merkezi Alanındaki projeler bir an önce hayata geçirilmeli, Hipodrom-Opera-Sıhhiye aksı rekreatif kültür aksı haline getirilmeliydi.
- Fabrika bölgesi ile Ankara Garı ve tarihi istasyon mekânları arasındaki ulaşım ilişkileri güçlendirilmeliydi
Fabrika Binaları İçin Önerilerimiz Neler
Olabilirdi?
Fabrika
binalarının yeniden işlevlendirilmesi için meslek odaları ve kent
yönetimlerince “sanayi müzesi”, “Sanat müzesi” gibi öneriler geliştirilmiş
ancak hayata geçirilmemiştir. Yine de bu önerileri tekrarlamakta fayda var:
- Ana fabrika yapıları kültürel etkinlikler için (müze, sergi salonu, konser salonu, sinema-tiyatro salonları, atölyeler vb.) diğer endüstri yapıları da (vinç, soğutma kulesi vb.) endüstri tarihini sergileyecek bir açık hava müzesi şeklinde restore edilebilir. Bacalar ise devasa kentsel imgeler ya da heykeller olarak restore edilebilirdi.
- Fabrikayı çevreleyen alan rekreasyon amaçlı ve tarihi binalarla uyumlu kültürel binalar için kullanılabilirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder