Ancak, kent kimliğine, kentlilik
bilincine ve katılımcı kent yönetimine katkıda bulunma potansiyeli bulunan kent
konseylerinin Anadolu’nun birçok kentinde bu işlevleri yerine getiremediği de
görülüyor. İyi örneklerin aksine bazı kentlerde kent konseylerinin varlığı ile
yokluğu arasında neredeyse hiçbir fark olmadığı görülüyor. Bu kentlerden bir
tanesi de ilginçtir, Başkent Ankara. Ankara’da kent konseylerinin incelenmesi
aksaklığın nerede olduğu konusunda önemli ipuçları sağlayabilir.
Ankara, kent yönetimine katılım
ve kent konseyleri süreçleri açısından ilginç bir örnek oluşturuyor. Yerel
Gündem 21 ve benzeri çerçevelerin kabul edildiği Ulusal Meclisin bulunduğu
Başkent olmasına, bu ilkelerin üzerinde derinlemesine çalışmaların
gerçekleştirildiği çeşitli sivil toplum kuruluşlarının bulunmasına, eğitim
düzeyinin yüksekliğine ve daha birçok diğer unsura rağmen Ankara Kentinde kent
konseylerinin geri planda kaldığı görülüyor.
Ankara’da halen var olan 46
belediyenin 19’unda kent konseyi bulunuyor. Bu 19 belediyenin 13’ü anakent ilçe
belediyesi, 6’sı ise büyükşehir belediyesi sınırları dışında kalan
belediyelerden. Yine bu kent konseylerinin 13’ünün 2009 yılı yerel seçimlerinin
ardından, 6’sının ise 2009 yılı öncesinde kurulmuş olduğu görülüyor. 2009 yılı
yerel seçimlerinde birçok belediye başkanının seçim programlarında kent
konseylerine yer vermiş olmaları, kent konseylerinin sayılarının seçim sonrasında
hızla artmasına sebep olmuş. Ancak, bu artışa rağmen Ankara Kentinde Kent
Konseylerinin varlığı konusunda bir farklılaşma oluşmamış durumda.
Belediye Başkanları ve Belediye Meclisleri Kent Konseylerini Kaptırmak
İstemiyor
Bu sorunun temel kaynaklarından
birisi kent konseylerinin yönetimlerine ilişkin. Ankara’da bulunan 19 kent
konseyinden 5’inin başkanı doğrudan belediye başkanının kendisi, 4’ünün başkanı
belediye başkan vekili, 3’ünün başkanı belediye meclis üyesi, 2’sinin başkanı belediye
başkan yardımcısı, 3’ünde kent konseyinin başkanı yok, sadece 2 tanesinde kent
konseyi başkanının sivil toplum örgütü temsilcisi. Yine bu kent konseylerinin
yürütme kurullarına bakıldığında da ilginç sonuçlarla karşılaşılıyor. 19 kent
konseyinden 14’ünde mevcut belediye yönetimlerinde siyasetçi ya da bürokrat
olarak görev yapan kişilerin yürütme kurullarında çoğunluğu oluşturduğu
görülüyor. Bunun için belediye bürokratlarına hülle sivil toplum örgütleri
kurdurulması, belediye yönetimine yakın eski belediye meclis üyelerinin yürütme
kuruluna üye kaydedilmesi gibi çeşitli yöntemler izleniyor. Açıkçası,
belediyenin etkisi dışında bir kent konseyi arzu edilmiyor.
Belediyenin Uzantısı Olan Kent Konseylerinin Etkinlikleri de Yok
Denecek Kadar Az
Bu yapının kent konseylerinin
etkisizleşmesine sebep oldukları görülüyor. Ankara’da bulunan 19 kent konseyinin
etkinlikleri, başarılı kabul edilen Bursa, Antalya ve Çanakkale örnekleri ile belediyeden
bağımsız etkinlik düzeyi, çalışma guruplarının etkinliği, mahalle düzeyinde
örgütlenme, katılımcı yöntemleri kullanma kapasitesi açılarından
karşılaştırıldığında, Ankara’nın Bursa, Antalya ve Çanakkale’nin çok gerisinde
kaldığı görülüyor. Ankara kent konseyleri kendi aralarında değerlendirildiğinde
ise etkinlik düzeyinde Etimesgut belediyesi, mahalle ve semt düzeyinde
örgütlenmede ise Çankaya Belediyesi öne çıkıyor. Ankara’daki Kent Konseylerinin
etkinliklerinin çoğunlukla doğrudan belediye ile ilişkili olduğu, ya da ziyaret
ve toplantılardan ibaret olduğu tespit etmek mümkün. Kent konseylerinin kuruluş
amacının gerektirdiği kent yönetimine katılım süreçlerinin ve ilgili faaliyetlerin
oluşmadığı görülmekte.
Görüldüğü üzere Ankara’daki kent
konseyleri kuruluş amaçlarına uygun bir şekilde oluşturulmamış olduklarından
kentlilik bilincine, kent kimliğine ve kent yönetimine beklenen katkıda
bulunamamakta. Yapılan çok alt düzey etkinliklerde katılım sözcüğü ifade edilse
de gerçekte katılımcılık göstermelik ve sözde bir eylem olarak kalmakta.
Ankara’daki kent konseyleri çoğunlukla belediyelerin bir uzantısı haline
gelmiş, konsey başkanları ve yürütme kurulu üyeleri belediye yönetiminden devşirme
biçimde oluşturulmuş. Bu durumun en çarpıcı örneklerinden birisi Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından oluşturulan Ankara Kent Konseyinde
gözlenebilir. Daha önce Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar, Bayındırlık ve
İsimlendirme Komisyonu Başkanıyken oturduğu caddeye kendi adını veren, bu
sebeple kendi komşularıyla bile davalık olan, Komisyon Başkanı olarak imar
uygulamalarında katılımcılık karşıtı uygulamalarla tartışma konusu olan Seyfi
Saltoğlu adlı eski büyükşehir belediyesi meclis üyesi, halen bu kent konseyinin
yürütme kurulu üyesi. Ankara Kamuoyunda katılımcılık açısından bu derece
tartışmalara konu olmuş bir ismin, kent yönetiminde katılımcılığın arttırılması
için oluşturulan bir yapının karar ve yürütme organında bulunması çarpıcı. Yine
aynı kent konseyinin Başkanı geçtiğimiz aylarda ODTÜ Rektörüne giderek, ODTÜ’den
yol geçirilmesi konusunda Rektörü ikna etmeye çalıştı. Burada bir yanlışlık yok
mu? Bir kent konseyinin öncelikle kentinin en önemli değeri olan bir kampusun
içinden yol geçirmenin doğru bir hareket olup olmadığını o kentin kamuoyu ile
katılımcı bir biçimde tartışması gerekmez mi?
Peki, Ne Yapılmalı?
- Öncelikle tüm belediyeler ortak bir karar alarak kent konseylerindeki ağırlıklarını azaltmalı, etik olarak belediye başkanları ve vekilleri kent konseyi başkanlıklarını bırakmalı.
- Kent konseylerinde yer alan yürütücülerin kent yönetimine katılım açısından tartışmalı eylemlerde bulunan kişilerden seçilmesinin önüne geçilmesi için bir güvenoyu mekanizması işletilmeli.
- Kent konseyi bulunan belediyelerin kent konseyleri bulundukları kentte ortak bir kurul oluşturarak kendi aralarında deneyimleri paylaşmalı, Türkiye’deki ve dünyadaki iyi uygulama örneklerini inceleyerek yenilikçi uygulamalar başlatmalı.
- Mevcut kent konseylerinin üye sayılarının arttırılması amacıyla kent çapında bir “paydaş analizi” çalışması yürütülmeli, özellikle sivil toplum örgütleri etki ve etkinlik düzeyleri temelinde belirlenerek kent konseylerinde etkinlikleri arttırılmalı.
- Kent konseylerinin kentte alınan özellikle mekânsal karar süreçlerindeki ağırlıkları arttırılmalı, kent planları öncelikle kent konseylerinde tartışılmalı.
- Kent konseylerinin katılımcılık kapasitelerinin arttırılması için üniversitelerle işbirliğine gidilmeli, eğitim ve formasyon çalışmaları yapılmalı.
- Kadın, gençlik ve engelli meclislerinin sayısı ve etkinliği arttırılmalı.
- Kent konseylerinin mahalle ve semt düzeyinde, hatta apartman yöneticisi ve site yönetiminden başlayarak aşağıdan yukarıya örgütlülüğünün geliştirilmesi için çaba harcanmalı.
- Vatandaş karnesi, mahalle bilgi panoları, katılımcı bütçeleme, mahalle meclisleri gibi yenilikçi ve katılımcı uygulamalar kent konseyleri tarafından yaşama geçirilmeli.
Kent konseyleri katılımcı kentsel
yönetim için vazgeçilmez örgütler haline gelebilirler. Ancak, bunun için gerekli
düzenlemeler yapılmazsa ne yazık ki bu önemli araç bir kambura, hatta katılımcı
kent yönetimi önündeki bir engele dönüşebilir. Kentin değil birilerinin “kendine”
konsey olarak kurdukları bu yapıları izlemek, katılmak ve dönüşümlerini sağlamak gerekli…
6 yorum:
Kent Konseyleri ile ilgili sorunlara değinmekle kalmayıp, çözüm önerileri de getirmiş olmanızı çok önemsedim.
Ayşe Füsun Gönül
Teşekkür ederim Füsun Hanım. Bir eleştiri getirirken çözümünü de getirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.
Yıllardır Çankaya Belediyesinde Kent Konseyi çalışmalarına katılıyoruz ama bunlar yasak savmaktan öteye gidemiyor. Yasanın gereklerini yerine getirmiş olmaktan bir adım öteye geçemiyorlar. Semt Meclisleri bile oluşturuldu ama işlevleri olmuyor.
Kentlerimizi geleceği konusunda ciddi görüş ve uyarı...Yaygınlaştırılıp ve süratle uygulanabilir olması gerekiyor..
Hocam çok doğru anlatmışınız. Büyükşehir'i zaten geçiyoruz. ÇAnkaya Kent Konseyinde bile bu saydıklarınız geçerli. ÇAnkaya Kent Konseyi Bünyesinde Çiğdem-Şukurambar-100.yıl semt meclisi kurduk ama maalesef tabeladan öteye geçemedi. Bunun tek sebebi de belediye yönetiminin ilgisizliği ve bu çalışmaları yasak savmanın ötesine geçirmemeleri. Toplumcu Belediyeceilik diyorlar ama semt meclisine bile danışmadan büyük çaplı işlemleri gerçekleştiriyorlar hemde kamu yararı gözetmeden...
Ne yazık ki birçok belediyenin katılımcı süreçleri için temel teşkil edecek olan kent konseyi başta sosyal demokrat belediyeler tarafından yanlış anlaşıldı ve uygulandı. Bu cesareti gösterip kent konseyi ile etkin işbirliği yapacak olan yerel yönetimlere büyük ihtiyaç var.
Yorum Gönder