Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

6 Ağustos 2012 Pazartesi

KENT KONSEYİ Mİ KENDİNE KONSEY Mİ?

Kent konseyleri, son yıllarda adlarını daha sık duymaya başladığımız, katılımcı olması beklenen yeni kent yönetimi unsurları. Uygulamayı başlatan İçişleri Bakanlığı ve bağlantılı kuruluşlar kent konseylerini “Yerel Gündem 21 uygulamalarına ve katılımcı kent yönetimine Türkiye’nin özgün katkısı” olarak adlandırıyorlar. Bu amaçla bir yönetmelik çıkartıldı ve Türkiye’nin dört bir yanında sayıları yüzleri bulan kent konseyleri kuruldu. Bazı kent konseyleri, kadın, gençlik, engelli ve çocuk meclisleri aracılığıyla yaptıkları faaliyetlerle kent yönetiminde yeni mecralar açtılar. Özellikle Bursa, Antalya ve Çanakkale gibi kentlerde kent konseyleri yürüttükleri çalışmalarla dikkat çekiyorlar. Akademik çalışmalarda ve İçişleri Bakanlığının kayıtlarında iyi uygulama örneği olarak gösteriliyorlar. Yapılanlardan örnekler vermek gerekirse Bursa’da Bursa Kentinin çevre düzeni planı önce kent konseyinde tartışılıp bir ilkeler demeti belirlendikten sonra Büyükşehir Belediyesi Meclisine gönderilmiş. Çanakkale’de Kentin merkezindeki İskele Meydanının tasarımı öncelikle Kent Konseyinde tartışılıp temel ilkeler belirlenmeye çalışılıyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün.  

Ancak, kent kimliğine, kentlilik bilincine ve katılımcı kent yönetimine katkıda bulunma potansiyeli bulunan kent konseylerinin Anadolu’nun birçok kentinde bu işlevleri yerine getiremediği de görülüyor. İyi örneklerin aksine bazı kentlerde kent konseylerinin varlığı ile yokluğu arasında neredeyse hiçbir fark olmadığı görülüyor. Bu kentlerden bir tanesi de ilginçtir, Başkent Ankara. Ankara’da kent konseylerinin incelenmesi aksaklığın nerede olduğu konusunda önemli ipuçları sağlayabilir.

Ankara, kent yönetimine katılım ve kent konseyleri süreçleri açısından ilginç bir örnek oluşturuyor. Yerel Gündem 21 ve benzeri çerçevelerin kabul edildiği Ulusal Meclisin bulunduğu Başkent olmasına, bu ilkelerin üzerinde derinlemesine çalışmaların gerçekleştirildiği çeşitli sivil toplum kuruluşlarının bulunmasına, eğitim düzeyinin yüksekliğine ve daha birçok diğer unsura rağmen Ankara Kentinde kent konseylerinin geri planda kaldığı görülüyor.  

Ankara’da halen var olan 46 belediyenin 19’unda kent konseyi bulunuyor. Bu 19 belediyenin 13’ü anakent ilçe belediyesi, 6’sı ise büyükşehir belediyesi sınırları dışında kalan belediyelerden. Yine bu kent konseylerinin 13’ünün 2009 yılı yerel seçimlerinin ardından, 6’sının ise 2009 yılı öncesinde kurulmuş olduğu görülüyor. 2009 yılı yerel seçimlerinde birçok belediye başkanının seçim programlarında kent konseylerine yer vermiş olmaları, kent konseylerinin sayılarının seçim sonrasında hızla artmasına sebep olmuş. Ancak, bu artışa rağmen Ankara Kentinde Kent Konseylerinin varlığı konusunda bir farklılaşma oluşmamış durumda.  

Belediye Başkanları ve Belediye Meclisleri Kent Konseylerini Kaptırmak İstemiyor 

Bu sorunun temel kaynaklarından birisi kent konseylerinin yönetimlerine ilişkin. Ankara’da bulunan 19 kent konseyinden 5’inin başkanı doğrudan belediye başkanının kendisi, 4’ünün başkanı belediye başkan vekili, 3’ünün başkanı belediye meclis üyesi, 2’sinin başkanı belediye başkan yardımcısı, 3’ünde kent konseyinin başkanı yok, sadece 2 tanesinde kent konseyi başkanının sivil toplum örgütü temsilcisi. Yine bu kent konseylerinin yürütme kurullarına bakıldığında da ilginç sonuçlarla karşılaşılıyor. 19 kent konseyinden 14’ünde mevcut belediye yönetimlerinde siyasetçi ya da bürokrat olarak görev yapan kişilerin yürütme kurullarında çoğunluğu oluşturduğu görülüyor. Bunun için belediye bürokratlarına hülle sivil toplum örgütleri kurdurulması, belediye yönetimine yakın eski belediye meclis üyelerinin yürütme kuruluna üye kaydedilmesi gibi çeşitli yöntemler izleniyor. Açıkçası, belediyenin etkisi dışında bir kent konseyi arzu edilmiyor.  

Belediyenin Uzantısı Olan Kent Konseylerinin Etkinlikleri de Yok Denecek Kadar Az 

Bu yapının kent konseylerinin etkisizleşmesine sebep oldukları görülüyor. Ankara’da bulunan 19 kent konseyinin etkinlikleri, başarılı kabul edilen Bursa, Antalya ve Çanakkale örnekleri ile belediyeden bağımsız etkinlik düzeyi, çalışma guruplarının etkinliği, mahalle düzeyinde örgütlenme, katılımcı yöntemleri kullanma kapasitesi açılarından karşılaştırıldığında, Ankara’nın Bursa, Antalya ve Çanakkale’nin çok gerisinde kaldığı görülüyor. Ankara kent konseyleri kendi aralarında değerlendirildiğinde ise etkinlik düzeyinde Etimesgut belediyesi, mahalle ve semt düzeyinde örgütlenmede ise Çankaya Belediyesi öne çıkıyor. Ankara’daki Kent Konseylerinin etkinliklerinin çoğunlukla doğrudan belediye ile ilişkili olduğu, ya da ziyaret ve toplantılardan ibaret olduğu tespit etmek mümkün. Kent konseylerinin kuruluş amacının gerektirdiği kent yönetimine katılım süreçlerinin ve ilgili faaliyetlerin oluşmadığı görülmekte.  

Görüldüğü üzere Ankara’daki kent konseyleri kuruluş amaçlarına uygun bir şekilde oluşturulmamış olduklarından kentlilik bilincine, kent kimliğine ve kent yönetimine beklenen katkıda bulunamamakta. Yapılan çok alt düzey etkinliklerde katılım sözcüğü ifade edilse de gerçekte katılımcılık göstermelik ve sözde bir eylem olarak kalmakta. Ankara’daki kent konseyleri çoğunlukla belediyelerin bir uzantısı haline gelmiş, konsey başkanları ve yürütme kurulu üyeleri belediye yönetiminden devşirme biçimde oluşturulmuş. Bu durumun en çarpıcı örneklerinden birisi Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından oluşturulan Ankara Kent Konseyinde gözlenebilir. Daha önce Ankara Büyükşehir Belediyesi İmar, Bayındırlık ve İsimlendirme Komisyonu Başkanıyken oturduğu caddeye kendi adını veren, bu sebeple kendi komşularıyla bile davalık olan, Komisyon Başkanı olarak imar uygulamalarında katılımcılık karşıtı uygulamalarla tartışma konusu olan Seyfi Saltoğlu adlı eski büyükşehir belediyesi meclis üyesi, halen bu kent konseyinin yürütme kurulu üyesi. Ankara Kamuoyunda katılımcılık açısından bu derece tartışmalara konu olmuş bir ismin, kent yönetiminde katılımcılığın arttırılması için oluşturulan bir yapının karar ve yürütme organında bulunması çarpıcı. Yine aynı kent konseyinin Başkanı geçtiğimiz aylarda ODTÜ Rektörüne giderek, ODTÜ’den yol geçirilmesi konusunda Rektörü ikna etmeye çalıştı. Burada bir yanlışlık yok mu? Bir kent konseyinin öncelikle kentinin en önemli değeri olan bir kampusun içinden yol geçirmenin doğru bir hareket olup olmadığını o kentin kamuoyu ile katılımcı bir biçimde tartışması gerekmez mi?

Peki, Ne Yapılmalı?

  • Öncelikle tüm belediyeler ortak bir karar alarak kent konseylerindeki ağırlıklarını azaltmalı, etik olarak belediye başkanları ve vekilleri kent konseyi başkanlıklarını bırakmalı.
  • Kent konseylerinde yer alan yürütücülerin kent yönetimine katılım açısından tartışmalı eylemlerde bulunan kişilerden seçilmesinin önüne geçilmesi için bir güvenoyu mekanizması işletilmeli.
  • Kent konseyi bulunan belediyelerin kent konseyleri bulundukları kentte ortak bir kurul oluşturarak kendi aralarında deneyimleri paylaşmalı, Türkiye’deki ve dünyadaki iyi uygulama örneklerini inceleyerek yenilikçi uygulamalar başlatmalı.
  • Mevcut kent konseylerinin üye sayılarının arttırılması amacıyla kent çapında bir “paydaş analizi” çalışması yürütülmeli, özellikle sivil toplum örgütleri etki ve etkinlik düzeyleri temelinde belirlenerek kent konseylerinde etkinlikleri arttırılmalı.
  • Kent konseylerinin kentte alınan özellikle mekânsal karar süreçlerindeki ağırlıkları arttırılmalı, kent planları öncelikle kent konseylerinde tartışılmalı.
  • Kent konseylerinin katılımcılık kapasitelerinin arttırılması için üniversitelerle işbirliğine gidilmeli, eğitim ve formasyon çalışmaları yapılmalı.
  • Kadın, gençlik ve engelli meclislerinin sayısı ve etkinliği arttırılmalı.
  • Kent konseylerinin mahalle ve semt düzeyinde, hatta apartman yöneticisi ve site yönetiminden başlayarak aşağıdan yukarıya örgütlülüğünün geliştirilmesi için çaba harcanmalı.
  • Vatandaş karnesi, mahalle bilgi panoları, katılımcı bütçeleme, mahalle meclisleri gibi yenilikçi ve katılımcı uygulamalar kent konseyleri tarafından yaşama geçirilmeli.  
Kent konseyleri katılımcı kentsel yönetim için vazgeçilmez örgütler haline gelebilirler. Ancak, bunun için gerekli düzenlemeler yapılmazsa ne yazık ki bu önemli araç bir kambura, hatta katılımcı kent yönetimi önündeki bir engele dönüşebilir. Kentin değil birilerinin “kendine” konsey olarak kurdukları bu yapıları izlemek,  katılmak ve dönüşümlerini sağlamak gerekli…

6 yorum:

Unknown dedi ki...

Kent Konseyleri ile ilgili sorunlara değinmekle kalmayıp, çözüm önerileri de getirmiş olmanızı çok önemsedim.
Ayşe Füsun Gönül

Savaş Zafer Şahin dedi ki...

Teşekkür ederim Füsun Hanım. Bir eleştiri getirirken çözümünü de getirmenin önemli olduğunu düşünüyorum.

Unknown dedi ki...

Yıllardır Çankaya Belediyesinde Kent Konseyi çalışmalarına katılıyoruz ama bunlar yasak savmaktan öteye gidemiyor. Yasanın gereklerini yerine getirmiş olmaktan bir adım öteye geçemiyorlar. Semt Meclisleri bile oluşturuldu ama işlevleri olmuyor.

Adsız dedi ki...

Kentlerimizi geleceği konusunda ciddi görüş ve uyarı...Yaygınlaştırılıp ve süratle uygulanabilir olması gerekiyor..

Unknown dedi ki...

Hocam çok doğru anlatmışınız. Büyükşehir'i zaten geçiyoruz. ÇAnkaya Kent Konseyinde bile bu saydıklarınız geçerli. ÇAnkaya Kent Konseyi Bünyesinde Çiğdem-Şukurambar-100.yıl semt meclisi kurduk ama maalesef tabeladan öteye geçemedi. Bunun tek sebebi de belediye yönetiminin ilgisizliği ve bu çalışmaları yasak savmanın ötesine geçirmemeleri. Toplumcu Belediyeceilik diyorlar ama semt meclisine bile danışmadan büyük çaplı işlemleri gerçekleştiriyorlar hemde kamu yararı gözetmeden...

Savaş Zafer Şahin dedi ki...

Ne yazık ki birçok belediyenin katılımcı süreçleri için temel teşkil edecek olan kent konseyi başta sosyal demokrat belediyeler tarafından yanlış anlaşıldı ve uygulandı. Bu cesareti gösterip kent konseyi ile etkin işbirliği yapacak olan yerel yönetimlere büyük ihtiyaç var.