Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

25 Kasım 2015 Çarşamba

BAKANLIKLARIN ŞİFRELERİ


64. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti kuruldu. Her seçim dönemi sonrasında olduğu gibi 64. Hükümetin kuruluş süreci de, hangi bakanlıkların faaliyette olacağı, bu bakanlıklarda kimlerin görev yapacağı, hükümet programının kurulan bu bakanlıklarda nasıl ele alınacağı, mevcut bakanlıkların nasıl yapılandırılacağı gibi konular merak konusu olmaktadır. Bu soruların yanıtları Türkiye’de siyasetin ve kamu yönetiminin nasıl yürütüleceğini belirleyeceğinden dolayı çok önemlidir. Ancak, bu soruların başlangıç noktasını oluşturan bakanlıkların belirlenme süreci çoğunlukla acele, şeffaflıktan uzak, kulis arkası süreçler tarafından şekillendirilmektedir.

Oysaki Hükümetin ilk kuruluş aşamasında hangi bakanlıkların yer alacağı hükümetin türü, meclisteki sandalye sayısı, iktidarda kalış süresi, siyasi parti beyannamesinde yer alan vaatler, devlet yapısında var olan bakanlıkların kurumsal yapısı, devam eden önemli projeler, iktidarın kendi iç dinamikleri, kişi ve liderlerin etkisi gibi değişkenlerden etkilenmektedir. Bu değişkenlerin etkisi altında, Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca belli şablonların oluştuğu, belli konuların çeşitli dönemlerde farklı biçimlerde bir araya getirilerek ya da ayrıştırılarak bakanlıklar meydana getirildiği, bu bakanlıklarda yapılan bakan görevlendirmelerinin de bakanlıkların kuruluşunda etkili olduğu görülmektedir.

Bu araştırmada, Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş tüm Hükümetlerde yer alan Bakanlıklar ele alınan konulara göre değerlendirilmiş, bakanlıkların faaliyeti konusunda hangi belirgin örüntülerin ortaya çıktığı keşfedilmeye çalışılmıştır. Bu örüntüler, Türkiye’de kurulacak 64. Hükümetin temel şifrelerinin anlaşılması için de önemli ipuçları sağlamaktadır. Araştırmada elde edilen bulguların temel vurgu ve alt başlıkları aşağıdaki gibidir:
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca şu ana kadar toplam 63 hükümet kurulmuştur. Bu hükümetlerde faaliyette bulunan ortalama bakanlık sayısı 17’dir. Her Hükümet kuruluşu sürecinde bakanlık sayısının fazla olduğu azaltılması gerektiği tartışmaları yapılmaktadır. Ancak, Türkiye ölçeğindeki birçok ülkede Türkiye’deki bu ortalamanın üstünde Bakanlık sayısı bulunabilmektedir. Bakanlık sayısının bir yönetim sorunu olarak görülmesi aşırı merkeziyetçi ve tekçi yönetim biçiminin bir sonucu olarak düşünülebilir.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş Tek Parti Hükümetlerinde ortalama bakanlık sayısı 15’tir.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş Darbe hükümetleri, seçim hükümeti ve diğer tür hükümetlerde ortalama bakanlık sayısı 21’dir. Teknokrat ağırlıklı bu hükümetlerde siyasi süreçlerin baskısı yerine daha otoriter eğilimler bulunması yönetsel sorun algısını azalttığından dolayı bakanlık sayısı artma eğilimindedir. Bu tür dönemlerde birleştirilmiş bazı bakanlıkların ayrıştırıldığı izlenebilmektedir.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş Koalisyon Hükümetlerinde ortalama bakanlık sayısı 20’dir. Farklı siyasi partilerin siyasi pazarlıkları bakanlık sayısının artmasına sebep olabilmektedir. Bu artış kimi zaman özgün bakanlık isimlerinin ortaya çıkmasına da sebep olabilmektedir. Örneğin “yerel yönetimler bakanlığı” gibi tekil bakanlık örnekleri ortaya çıkabilmektedir. Dolayısıyla tek parti hükümeti dışındaki hükümet türlerinde bakanlıkların konu ve isim özgünlüğü artmaktadır.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş Sağ hükümetlerin tek parti iktidarında ortalama bakanlık sayısı 19’dur.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş Sol hükümetlerin tek parti iktidarından ortalama bakanlık sayısı 16.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş hükümetlerde sağ iktidarların daha çok sayıda bakanlıkla icraat yapması tarihsel gelişim sürecinin bir sonucudur. Sol iktidarlar daha çok 1960 öncesi ağırlıklı olarak iktidarda olduklarından bakanlık sayıları nispeten düşüktür.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş hükümetlerde Sağ iktidarlar daha çok ekonomik sektörleri ilgilendiren konularda bakanlıkların birleştirilmesi ve ayrıştırılması ile ilgili değişiklikler yaparken sol iktidarlar daha çok yönetsel ve sosyal haklar konularında bakanlıkların birleştirilmesi ve ayrıştırılması ile ilgili değişiklikler yapmaktadır.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş hükümetlerde ortalama hükümet süresi 540 gündür.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş hükümetlerde koalisyon hükümetlerinde ortalama hükümet süresi 478 gündür.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca kurulmuş hükümetlerde Tek Parti hükümetlerinde ortalama hükümet süresi 637 gündür.
  • Tek parti dışındaki hükümet türlerinde ortalama bakanlık sayısı ile hükümet süresi arasında bir ters orantı göze çarpmaktadır. İktidarda kalış süresi azaldıkça bakanlık sayısı artmakta, iktidarda kalış süresi uzadıkça bakanlık sayısı göreli olarak azalmaktadır. 
  • En az sayıda bakanlığın 9 bakanlıkla İsmet İnönü Başbakanlığında 6. ve 7. Cumhuriyet Hükümetleri zamanında faaliyette olduğu görülmektedir. Burada, bakanlık sayısının azalması çok partili hayatın başlamadığı dönemde yetkilerin daha çok başbakan elinde toplanmasının bir sonucu olarak görülebilir.
  • En fazla sayıda bakanlığın 25 Bakanlıkla 45. Turgut Özal Tek Parti hükümetinde ve yine 25 Bakanlıkla 42. Bülent Ecevit Koalisyon hükümetinde faaliyette olduğu görülmektedir. Turgut Özal Döneminin 1980 ihtilali sonrasında bir yenileme dönemi olmasının istisnai bir durum oluşturduğu söylenebilir.
  • Koalisyon dönemleri arasında en fazla bakanlık Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel’in başbakanlık yaptıkları hükümetlerde görülmektedir.
  • Tek parti iktidarlarında da koalisyon dönemlerinde de iktidar süresi uzadıkça bakanlık sayısında azalma eğilimi artmaktadır. Burada, tek parti dönemleri ile koalisyon dönemleri benzeşmektedir.
  • Ancak tek parti iktidarlarında, farklı konularda bakanlıkların birleştirilmesiyle yeni bakanlıkların oluşturulmasına daha fazla rastlanmaktadır. Burada yönetsel merkeziyetçiliğin etkisi olduğu düşünülebilir. 
  • Üniter devletin asli işlevlerini temsil eden Dışişleri ve Adalet Bakanlıklarının, tüm hükümetler zamanında müstakil olarak bulundukları görülmektedir.
  • Hükümetlerin çeşitli dönemlerinde kurulmuş 10 ayrı konudaki bakanlık başka hiçbir konu ile birlikte ele alınmamıştır (ör: Avrupa Birliği, Yerel Yönetimler, Koordinasyon…). Bu bakanlıklar kuruldukları dönemin ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıkmış, kimi zaman dönem bittiğinde kaldırılmış, başbakanlığa bağlanmış, devlet bakanlığı haline getirilmiş ya da başka bakanlıklarla birleştirilmiştir.
  • Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca, farklı konularda bakanlıkların bir arada faaliyet gösterdikleri görülmektedir. Bu bakanlıkların kuruluş ilkeleri hükümetlerin türüne ve siyasi yelpazedeki konumuna göre değişebilmektedir.
  • Cumhuriyetin ilk yıllarında Lozan sonrası Türk ve gayri Müslim nüfusun transferini içeren mübadele ile içişleri, imar ve iskân konularının bir arada değerlendirildiği görülmektedir. Burada hükümetlerin daha çok ülke içindeki nüfus hareketlerine ve halkın barınma ihtiyacına odaklandıkları söylenebilir. 1960’lardan sonraki dönemde ise bayındırlık, imar ve iskân konularının bakanlık olarak bir arada değerlendirildiği görülmektedir. Merkeziyetçi bir anlayışla kentleşme sürecinin ele alındığı, bunun da daha çok yatırım ve mühendislik odaklı bir yaklaşımla yapıldığı için bu değişikliğin meydana geldiği söylenebilir. Son gelinen noktada ise bu kavramların tamamı yerini şehircilik kavramına bırakmış, çevre kavramı ile birlikte bakanlık adını almıştır. Buradan devletin tüm kentleşme süreçlerini ekolojik ve çevresel süreçlerle ilişkilendirdiği söylenebilir.
  • Bazı konuların ise 1960’lı yıllardan sonra planlı ekonomik dönemde ortaya çıkan konular olarak belli başlıklarla bir arada bakanlık haline getirildikleri görülmektedir. Örneğin çalışma haklarının sosyal güvenlikle ilişkilendirildiği, enerji kavramının da doğal kaynaklarla bir arada ele alındığı görülmektedir. Benzer şekilde, sosyal politika cumhuriyetin ilk yıllarında sağlık ile ilişkilendirilirken, son dönemde Aile kavramı ile birlikte bir bakanlık haline getirilmiştir.
  • Çeşitli iktisadi sektörlerin bakanlık olarak nasıl ele alındığına bakıldığında üçlü bir ayrım görülmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında ticaret, ekonomi ve ziraat bir arada değerlendirilmektedir. Burada, cumhuriyetin ziraat ve ticarete dayalı bir ekonomik yapıya vurgusu dikkat çekmektedir. 1960’lardan 2000’li yıllara kadar ticaret konusunun gümrük, tekel ve maliye ile farklı şekillerde bakanlık olarak yer almaya devam ettiği görülmektedir. 2000’li yıllar sonrasında ise ticaret kavramı gümrükle birlikte ele alınmaya başlamış, maliye müstakil hale gelmiştir. Burada Kemal Derviş sonrası dönemin devlette mali disiplin ilkesi de etkili olmuştur. Öte yandan, ticaret bir dönem sanayi ile birlikte ele alınmış olmakla birlikte, son dönemde sanayi konusunun bilim ve teknoloji ile birlikte aynı çatı altında bir bakanlık olarak ele alındığı görülmektedir. Bakanlıkların isimlerine bakıldığında artık sanayi üretimi ile ticaret sektörleri birbirinden açıkça ayrışmıştır. Ziraat işlevinin de 1990’lar sonrasında farklı isim ve bileşimlerle bakanlık haline geldiği görülmektedir.
  • Türkiye cumhuriyetinde tarım ve ilgili sektörlerin cumhuriyetin ilk dönemlerinde ziraat kavramı ile bakanlaştığı görülmektedir. Ancak, 1950’ler sonrasında, tarım ve ilişkili sektörlerin birlikte aynı bakanlık şemsiyesi altında yer aldıkları görülmektedir. 1950’ler sonrasında tarım daha çok tarımsal örgütlenmeyle ilişkilendirilmiş, kooperatifçilik ve kırsal hizmetleri ifade eden köy işleri ile birlikte değerlendirilmiştir. 1970’lerden sonra ise, tarım, orman ve kırsal hizmetlerin bir arada değerlendirildiği görülmektedir. Son döneme gelindiğinde, tarımsal hizmetlerin daha ihtisaslaşmış bir alanda gıda ve hayvancılık konuları ile birlikte bir bakanlık altında ele alınmıştır. Ayrıca, orman konusu 1990’larda önce çevre sonra su işleri ile bir arada değerlendirilmiştir.
  • Devlet tarafından yapılan en önemli yatırımlar arasında yer alan ulaştırma sektörü cumhuriyetin ilk yıllarında milli savunma ile birlikte ele alınmışsa da daha sonraları 1970’lerden itibaren ulaştırma ve haberleşme ile denizcilik konuları kimi zaman birleşerek kimi zaman da ayrışarak bakanlık haline gelmiştir. Burada hala bu konuların temel altyapı olarak ele alınmalarının etkisi bulunmaktadır. Gelişmiş ülkelerde özellikle haberleşme başlı başına bir bakanlık olarak ele alınırken bu durum haberleşme ve bilişim teknolojisindeki vurgu eksikliğini de göstermektedir.
  • 1980 öncesi dönemde turizm, tanıtma, basın ve yayın konularının öncelikle bir arada bakanlık haline getirildikleri görülmektedir. Kültür konusu da bir dönem turizm ile birlikte bakanlık haline getirilmişse de çeşitli hükümetler zamanında kültür ve turizm konuları müstakil bakanlık haline de getirilmiştir. Kültür konusu ayrıca eğitim ile de bir arada değerlendirilerek bir bakanlık haline getirilmiştir. Kültür konusunun turizm ile birlikte değerlendirilmesi, Türkiye’de sit alanlarının çokluğu ve kültür turizmi ile ilişkisi açısından değerlendirilebilir. Yine gençlik ve spor konuları milli eğitim bakanlığı ile bir araya 1980 sonrasında bir araya getirilmiştir. Geldiğimiz noktada gençlik ve spor konuları da kendi başlarına bir bakanlık haline gelmiştir. Bakanlıkların gelişimi incelendiğinde, turizmin tanıtım ile birlikte değerlendirilme eğiliminin olduğu, kültürün ise eğitim ve turizm ile birlikte bakanlaştığı görülmektedir.

Görüleceği üzere, Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca faaliyette olan hükümetlerde kurulan bakanlıklarla ilgili olarak çeşitli örüntüler tespit edilebilmektedir. Bu örüntüler, Tür toplumunun kentleşme ve sanayileşme gibi temel dönüşümlerini yansıtmakta olduğu gibi, kimi zaman gündelik siyasal tercihleri de yansıtabilmektedir. Günümüze kadar gelen süreçte günübirlik bakanlıkların bir kısmının kurumsallaşamadığı, ihtiyaçlara yanıt veren yapıların ise kurumsallaşarak varlıklarını sürdürdüğü söylenebilir.
 Ancak, Türkiye gibi bir ülkede en temel sorunların ne olduğu, bu sorunlara yanıt olarak hangi bakanlıkların kurulmasının akılcı olacağı gibi bir tartışma ne yazık ki bugüne kadar başlatılamamıştır. Bu tür bir tartışma aslında sadece bakanlıklara değil, merkezi hükümetin yapısına ilişkindir. Başkanlık ya da parlamenter sistem tartışmalarının yapıldığı günümüzde, bürokratik yapının ana köşe taşlarına ilişkin tartışmaların yapılmaması büyük bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır. Bu tartışmaların yapılabilmesi için Türkiye’de temel toplumsal sorun ve dönüşümlere ilişkin araştırmaların yapılması gerekmektedir. Örneğin, bilişim teknolojileri, kentleşme, ekolojik tahribat, ar-ge, kırsal kalkınma, gelecek vizyonu gibi konuların çok yalın, etkili ve net bir şekilde hangi bakanlıklarla ve nasıl yönlendirileceği hala belirsizliğini korumaktadır. Bu sorunların aşılması için Türkiye'de merkezi yönetimin ve bakanlıkların kurulması süreçleri, çalışma ilkeleri, birleştirme ve ayrıştırma yaklaşımları derinlemesine araştırmalarla ele alınmalı, devletin hafızasını koruyacak, gelecek sorunları ele alıp modelleme çalışmaları yapacak modüler, etkin ve şeffaf bakanlık yapılarının oluşturulması ele alınmalıdır.





Hiç yorum yok: