Gençlik ateşi yaşlıların uyarılarını ve
efsaneleri yendi, sabaha karşı yola çıktı. Duvardaki bir gedikten Tanrılar
Şehrine girdi. İskeletlerin arasından geçerken ‘Tanrı Ares’in savaş alanında
olmalıyım’ diye düşündü. Kapkara, dümdüz yolları geçti, sayısız ışıltılı yapı
gördü. Renkli giysiler içinde Afrodit ve Apollon heykelleriyle dolu dev cam
binaları gezdi. Her yer babasından öğrendiği harflerle “satılık” yazan dev
levhalarla doluydu. Bu sözcüğü bilmiyordu. Akşama doğru güneşe kadar yükselen,
Zeus’un elmas tapınağını buldu. Tapınağın girişindeki sunağa yaklaştı. Birden
Afrodit garip kıyafetler içinde önünde belirdi. Korkup saklandı. Büyüydü bu. Afrodit
“Elmas kulelerine hoş geldiniz. Ofisiniz için tam otomatik akıllı bina
sistemleri. Sizi, sizden önce düşünürüz” dedi. Nereye gittiğini bilmeden koştu. Alçak
duvarlarla çevrili yüzlerce odadan geçti. Siyah bir camın önünden geçerken
Athena belirdi. Üzgündü. “Olimpos Şirketinin dünyanın tüm şehirlerinde
başlattığı tanrılar şehri projeleri için şehirlerin dışına taşınan milyonlarca
insan robot polislerle çarpışıyor. Robotlar gerekirse biyolojik silah kullanma
emri aldı. Emlak fiyatları dipte. İnsanlık tarihinin en büyük ekonomik krizi
ile karşı karşıyayız” dedi. Hiçbir şey anlamamıştı. Yaşlılar haklıydı. Tanrılar
onları terk etmişti. Karanlığa aldırmadan kaçtı, kabilesine döndü.